Salı, Mart 14, 2006

Terasta Bir Büyük Masa


Kendi yaşam felsefesi oluşturabilmiş o eşsiz insanlardan biri olan Epikuros zevkin mutlu bir yaşamın başlangıcı ve amacı olduğunu düşünüyordu. Bu herkesde başka şeyler çağrıştıran ve çoğunda toplumdan dışlanma ihtimali yüzünden panikle dizginlenen dört harfli küçük sözcük Epikuros'da başka anlamlar buluyordu. Korkularından kendisine düşman olanların yaydığı dedikoduların aksine Epikuros, yemek, barınacak bir yer ve giysiler gibi temel gereksinimlerle beraber aslında zevk dolu bir hayat için üç şeye inanıyor ve öneriyordu;
1. Dostlar
2. Özgürlük
3. Düşünmek

Son derece sade hayatının içinde Epikuros yakın dostlarıyla beraber inşaa ettikleri, herkesin düşünebileceği odalarının olduğu bir büyük evde yaşıyor, daima yemeklerini beraberce konuşarak, gülerek arkadaşlarıyla keyif içinde yiyor ve rekabetten, patronlardan emirlerden kurtulabildikleri bahçelerinde bu yemekleri yetiştiriyordu. Evdeki en kıymetli şeyse herkesin beraber oturup keyifle sohbet ettikleri bir büyük yemek masasıydı.

Bu yemek masası fikri insanı tartışmasız olarak aniden "Cahil Periler" filmine götürüyor. Öylesine bir sokağın bir evinde bir teras, terasta bir büyük masa... Masada oturanlar bir travesti, gay bir çift, bir sanatçı, bir fahişe, bir vergi memuru, bir mutfak filozofu, bir türk, bir şişman, bir fahişe, bir taze dul, yakışıklı bir adam, bir aids hastası.. Hep beraber donattıkları masaya bütün bu kostümleriyle, çıplaklıklarıyla, geçmişleriyle, seçimleriyle, var ettikleri ve yok ettikleriyle keyifle oturuyorlar. Gelene bir tabak daha koyacak kadar yer her zaman var. Her zaman iyi haberler yok ama her geleni olduğu gibi karşılayacak kadar geniş yürekler ve yeteri kadar şarap var. Her akşam koşarak, kravatı gevşeterek, akan makyajları silerek o masaya gelmek ve kahkahayla, kendini kapıp koyvermenin hafifliğiyle masadan kalkmak şart. Görmek lazım değil, bilmek lazım değil, ödenecek hesap yok. Hiç yargılanmayacağı bir masaya oturabilmesi insanın, her akşam kendi masalarımızda bile kendimize yaptığımız gibi değil.

Hayattaki en büyük zevk bundan başka ne olabilir?